(Ankiloglossi – hipertrofik frenulum linguale – kısa frenulum)
Dil doğumdan beri varolan ilk dönemlerde emme daha sonra ise tat alma, yutkunma, yiyeceklerin yemek borusuna yönlendirilmesini sağlayarak yutma, dişlerle birlikte çiğneme, ağız içini temizleme, solunan havanın ısıtılması konuşma ve artikülasyon gibi yaşam açısından önemli fonksiyonları bulunan ağız içinde büyük yer kaplayan bir organdır.
Vücuttaki her organda olabildiği gibi bu organda da doğumsal veya sonradan gelişebilen bazı hastalıklar görülebilmektedir. Bunlardan sık görülen doğumsal hastalık olup da aileler tarafından en çok fark edilenlerden biri Ankiloglossi yani dil bağıdır.
Dil bağı nedir?
Doğumdan önce embriyolojik gelişim sürecinde anne karnındaki 4.haftada dilin 2/3 ön kısmı gelişir. İlk başta 3 adet dil tomurcuğu belirir. Bu tomurcuklardan uç kısımdakiler sağ ve sol olarak hızla büyüyerek orta hatta birleşirler. Bu aşamada dil henüz ağız tabanından ayrılarak serbest hale gelmemiştir. İlerleyen haftalarda dil ağız tabanından serbestleşerek hareketli hale gelir sadece frenulum denen bağ ile ağız tabanına tutunur. İşte bu dönemde meydana gelen bozukluk sonucu dili ağız tabanına bağlayan frenulum ya tam olarak serbestleşemez ya da hücre çoğalmasıyla kalın bir hal alarak dilin serbestleşmesini engeller. Bu durum Ankiloglossi (Dil Bağı/ Hipertrofik Frenulum Linguale/ Kısa frenulum) olarak adlandırılır.
Dil bağı olan çocukta dilin fonksiyonları etkilenecektir. Konuşma ve artikülasyon bozuklukları, ağız içini temizleme fonksiyonunun bozulmasından dolayı kötü ağız hijyeni ve diş problemleri, emme, yeme/yutma problemleri, dil şeklinde bozukluk ve tüm bunların sonucu olarak da psikolojik ve sosyal problemler görülebilir.
Polikliniğe başvurularda sıklıkla karşımıza çıkan 2 hasta grubu vardır bunlardan biri yeni doğan bebekler diğeri de konuşamayan çocuklardır. Yeni doğan bebeklerde konuşma bozukluğu olmadığından aileler genellikle emme problemlerinden dil bağı olduğunu anlarlar. Bu dönemde kilo alamama ve gelişme geriliği de görülebilir. Konuşamayan çocuklarda ise yanlış bir inanış olarak konuşma probleminin dil bağından olduğu düşünülmektedir. Oysa dil bağı sadece bozuk konuşma ve artikülasyon bozukluğu yapar yani konuşmayan çocukta dil bağı olabilir ancak konuşmama nedeni değildir bu tür hastalarda başka nedenler mutlaka araştırılmalıdır.
Tanı Nasıl Konur?
Basit bir muayene ışığı altında bazen de dil basacağı yardımıyla dil bağı görülebilir. Dil ise “V” şeklini almıştır. Dil bağı olan çocukta dili dışarı çıkarması, yukarı kaldırılarak damağa değdirilmesi gibi hareketleri yapması istenir hasta bunları tam olarak yapamayacağından tanı doğrulanır. Artikülasyon bozukluğunun değerlendirilmesinde ise özellikle 3 yaş sonrasındaki dönemde hastadan “l, r, s, t, z” gibi dilin ön bölgesinin aktif kullanıldığı seslerin çıkarılması istenir hasta bu sesleri çıkarmada zorluk yaşar.
Dil Bağı Ameliyatı
Dil bağı için küçük bir müdahale gereklidir. Hastaların hemen tamamında lokal anestezi ile ufak bir bistüri/makas yardımıyla dil bağı kesilebilir. İşlem sonrası kanama veya ağrı görülebilirse de genellikle ağrısız ve kanamasız bir müdahaledir. Lokal anestezi ile yapıldıysa işlem sonrası hasta hemen yemek yemeye ve su içmeye başlayabilir. Çok nadiren özellikle işlemden korkan ve iknası veya sabit tutulması mümkün olmayan çocuklarda veya çok büyük dil bağı varlığında genel anestezi ihtiyacı doğabilmektedir. Genel anestezi altında da işlem aynı şekilde yapılır. Büyük veya geniş dil bağında ise dil bağı kesildikten sonra dikiş gerekebilir.
Ne zaman yapılmalıdır?
Özellikle 3 yaşın altındaki çocuklarda bulgu vermemesi nedeniyle 3 yaşın sonrasına bırakılmalı dense de son yıllarda özellikle emme ve konuşmayı öğrenme dönemlerinde problem yaşanmaması açısından “en kısa zamanda” görüşü hâkimdir. Yani herhangi bir yaşı beklemeye gerek yoktur.
Op.Dr.Yusuf Orhan UÇAL
orhanucal@gmail.com